ÇAY BİTKİSİNİN BOTANİK TASNİFİ
Çay, taze sürgünlerin belli yöntemlerle işlenerek elde edilen, günlük hayatta önemli yeri olan ve sıvı olarak sudan sonra vücuda en çok alınan bir gıda ve içecek maddesidir. Çay bitkisi çiçekli bitkilerin kapalı tohumlarının alt kısmının iki çenekli sınıfının serbest taç yapraklı alt sınıfından Parietales takımının Theaceae familyasının Camellia cinsindendir.
Herdem yeşil olan bir bitkidir. Kültürel tedbirler (bakım, budama) uygulanmaması halinde bir ağaç görünümümü alabilmektedir. Çay bitkisi çok yıllık bir bitkidir.
Ekonomik verim yaşı 50 yıldır, 100 yıl yaşabilmektedir. 1881 yılında Ogust Kunntz ismindeki botanikçi çayı Camellia sinensis olarak isimlendiriyor ve bu ismin sonuna parantez içinde (L) (OK) harflerini koymak sureti ile bu ismin Linaus ve O.Kuntze’e ait olduğunu işaretliyor.
Kısım | Çiçekli bitkiler | Phanerogamae |
Alt Kısım | Kapalı tohumlular | Angiospermea |
Sınıf | İki çenekliler | Dicotyledoneae |
Alt Sınıf | Serbest taç yapraklılar | Choripetales |
Takım | Parietales | |
Familya | Çaylar | Theacea |
Tür | Camellia C. Sinensis C. taliensis C. irirawadiensis |
Camellia Sinensisin üç varyetesi vardır: Camellia Sinensis Var. Sinensis (Çin Çayı), Camellia Sinensis Var. Assamica (Assam Çayı), Camellia Sinensis Var. Cembodiensis (Kambodca çayı)
Çin Çayı
Küçük mat ve sert yapraklıdır.
Terkibinde tanenli maddeler ve kafein miktarı Assam çayına ve diğerlerine nazaran azdır.
Dem rengi hafif,
Yaprak verimi az, soğuğa oldukça dayanıklıdır.
Assam Çayı
Yaprak büyük, parlak yumuşak ve dala göre asık şekildedir.
Terkibinde aromatik bileşikler ve kafein bakımından Çin çeşidine göre zengin dem rengi kuvvetlidir.
Yaprak verimi fazla olmakla beraber soğuklara ve olumsuz şartlara karşı dayanıklı değildir.
BİTKİSEL ÖZELLİKLERİ
Bir asırlık bir ömre sahip bulunan çay bitkisi doğada büyümeye bırakıldığında zaman bir ağaç görünümünü alır. Görünüş itibarı ile dağınık bir görünüm arz eden bitki yapısı tek gövde halinde olduğu gibi çok gövdeli olanlarda vardır. Yaprağını dökmeyen her dem yeşil olan bir bitkidir. Yaz ve kış yaprağa sahiptir.Yeterli düzeyde sıcaklık ve nemin bulunduğu yerlerde, örneğin Güney Hindistan, Sri Lanka, Cava, Sumatra ve Kenya’ da yıl boyu sürgün oluşumu sürer. Yılın mevsimleri arasında sıcaklık ve nem ayrımlılığının bulunduğu yerlerde, örneğin Kuzey ve Kuzey doğu Hindistan ‘da Kuzey doğu Çin ve Japonya ‘da Güney Afrika’nın kimi serin bölgelerinde, Komşumuz Gürcistan ve İran’ ın Hazar denizi kıyılarında ve ülkemizde çay bitkisinde sürgün kesintili şekilde oluşur. Yıl boyu sürgün oluşumuna uygun olmayan yerlerde, soğuk mevsimde sürgün oluşumu duraklar, yaprak ve tomurcuklarda gelişme olmaz. Bir başka deyişle çay bitkisi soğuk dönemlerde dinlenme (dormansi) dönemine girer. Sürgün dönemimde sürgünlerin çay bitkisinde sürekli oluşabilmesi için yağmurun bol ve sıcaklığın yeterli olması gerekir. Aksi halde sürgün döneminde bitki, beklenen sürgünü vermez, gelişme önemli ölçüde geriler ve dolayısı ile ürün miktarı önemli ölçüde azalır.
Çay bitkisinde sürgün uçlarından taze olarak koparılan iki yaprakla bir tomurcuk, nitelikli çay üretiminde kullanılır.
Genel kural olarak çay üretimi için sürgün ucundan koparılmış iki yaprak ve bir tomurcuğun kullanılması önerilir ve istenir. Bunun sebebi çay bitkisinde genç yapraktan yaşlıya doğru gidildikçe polifenol miktarı azalır, yani yapraktaki kaliteyi etkileyen karekteristik maddelerin genç yaprak ve tomurcukta toplanmış olmasıdır.
Genel anlamda kaliteli ve başarılı çay imalatının ilk şartı iyi üründür.Üründe var olmayan bir kaliteyi imalatla kazandırma imkanı yoktur.Bunun için hammadde ile beraber, çayın imalat safhalarını bir bütün olarak değerlendirmek lazımdır..
KÖK
Bir ana kökten çıkan kuvvetli yan köklere ve bu yan kökler üzerinde daha ziyade toprak yüzeyine yakın saçak köklere sahiptir. Bazı çeşitlerde yan kökler kazık kök gibi toprak derinliklerine de gidebilir. Bitkiyi besleyen köklerin ağırlığı genel kök ağırlığının % 5 Kadardır. 1-2 mm den kalın köklerin hücrelerinde bol miktarda nişasta bulunur. Budanan bitki depo edilmiş olan bu besin maddesi sayesinde gelişmesini sağlar.
YAPRAK
Kısa bir sapa sahip olan her dem yeşil olan yapraklar yumurta biçiminde uca doğru sivridir. Olgunlaşmış yaprakların kenarları az veya çok dişlidir. Boyları çeşide göre değişik olarak 3-35 cm uzunluktadır. Gelişmenin ilk safhasında ve budamadan sonra teşekkül eden sürgünler üzerindeki yapraklar daha büyük olur. Çay yaprağının yüzeyi düz veya kabarık ucu küt veya sivri (gagalı) sarı yeşilden koyu yeşile kadar değişik tonlarda bir renk oluşmaktadır. Doku özelliği itibarı ile yaşlı yapraklar deri hissini verir, üst yüzeyleri parlak ve koyu yeşildir.
SÜRGÜN
Sürgünler, olgunlaşmış yaprakların koltuklarında bulunan odun gözlerinden oluşur. Çay ocağını oluşturan dalların üst kısımlarında bulunan yaprak koltuklarındaki sürgün gözleri aşağıdaki sürgün gözlerine göre üstün durumdadır. Ancak yukarıdaki gelişen filizin koparılması ile büyüme üstünlüğü hemen bir alttaki yaprak koltuğunda gelişen tomurcuğa geçer. Bir çay bitkisi sürgünü üzerinde değişik şekillerde yapraklar görülür. Bu yapraklar ayrı ayrı isimlendirilmiştir. Büyümekte olan bir sürgün şu şekilde adlandırılır:
Tomurcuk ( Floveri-piko),
Birinci Yaprak (Oranj – Piko)
İkinci Yaprak (Piko)
Üçüncü–Dördüncü Yaprak (Sukong)
Beşinci –Altıncı Yaprak (Kon)
Taze çay sürgünü
Kışın aktif olmayan dönem
Dinlenme döneminden çıkan çay sürgünleri
Gelişmekte olan çay sürgünü
Hasat olgunluğuna gelmiş çay sürgünü
Fakat budanmış ve uç alınması yapılmış ocaklarda gelişme üstünlüğü tek filizde olmayıp gövde ve dallar üzerinde bir çok tomurcuk gözlerini aktif duruma geçmesini sağlar. Genel olarak koparılan her filizin altındaki sürgün gözleri aktif duruma geçmektedir. Yapılan çalışmalarda yağışın yeterli olduğu mevsimde yaprak koltuğunda gelişen tomurcuğun toplama olgunluğuna erişmesi (2.5-3.5 filiz) bir üsteki filizin koparılmasını izleyen 42 gün içerisinde olmaktadır. İlk 28 günde büyüme çok yavaştır. Büyüme hızı 28.günden 35.güne kadar artan oranlarda olup, 35.günden 45.güne kadar maksimumdur. Sürgünün uç kısmı,daha çok dört ve beşinci yaprağa kadar yeşil aşağı kısımları kahverengidir.Çay sürgünleri ortam ve iklime şartlarına bağlı kalmaksızın büyümeleri esnasında bariz bir dinlenme periyodu gösterirler. Dinlenme devresine giren sürgünün tepesinde, normal gelişmesine devam eden sürgünün tepesindeki tomurcuk kadar uzun ve dolgun olmayan 5mm kadar uzunlukta bir tomurcuk oluşur ki buna Banjihi dinlenme tomurcuğu denir.
Dinlenme döneminden çıkan tomurcukların gelişimi
Bunun etrafı iki veya üç sıralı yaprakçıklarla sarılıdır. Dinlenme devresi sonunda bu tomurcuk açılacağı zaman evvela dış taraftaki yaprak açılır daha sonra tepeli küt kulakçığa benzeyen bu küçük yaprağa Katafil denir. Birden fazla oluşur . Bunu takiben tomurcuktaki ikinci dış yaprak açılarak birinciye benzemeyen ikinci bir yaprakçıkta meydana gelir ki bu yaprağın kenarlarında diş bulunmaz bu yaprağa Janam-Balık yaprak denir. Bu yaprağa zaman zamanda doğurucu yaprakta denir. Bundan sonra tomurcuk normal gelişme seyrine başlayarak sürgündeki normal yaprakları oluşturur.
İklim ve bakım şartlarına tabi olarak sürgünde beş normal yaprak teşekkül edince bitki yine dinlenme devresine girer ve banji teşekkül eder.
ÇİÇEK
Ülkemizde Ağustos başında tam teşekkül etmiş yaprakların koltuklarında kısa bir sapın ucunda tomurcuk belirmeye başlar. Ağustos sonunda veya Eylül başında bu tomurcuk daha da gelişerek sapı uzar açılır ve beyaz ve gösterişli çiçekleri oluşur. Tam teşekkül etmiş bir çiçekte 5-7 adet çanak yaprak ile 5-7 adet taç yaprağı bulunur. Çiçek aksamı helezonidir. Erkek organlar 5 veya daha çok sayıdadırlar.Dişi organ bir tane olup üç parçalı bir tablo oluşturur. Taç yapraklar döküldükten sonra çiçek sapının ucunda tepeli aşağı doğru meyvecikleri her zaman görmek mümkündür. Bunlar bahara girince şişmeye başlar ve eylül ayında parlak yeşil bir renk alır. Ekim ayı içinde olgunlaşmaya başlayan meyveler kirli yeşil veya kırmızımsı bir renk alırlar,uçlarından yarılarak tohumlar açığa çıkarılır.
Yeni çıkmış çiçek tomurcukları
MEYVE
Meyveler üç gözlü ve kalın cidarlıdırlar, meyve içinde 3-6 adet arasında değişen tohum bulunur.
Normal olarak üç tohum oluşturması gerekirken yumurtalıktaki parçaların dumura uğraması nedeni ile tohum adedi azalmaktadır.
Bazen bir gözde birbirinden ayrı birer tarafları yassı tohumlarda bulunur . Olgunlaşmamış meyveler yeşil olgunlaştıktan sonra meyv eler kahverengi fındık iriliğinde normal olarak 12mm çapındadır.
Tohumların bünyesinde 20-30 nispetinde yağ bulunur bu yağda saponin maddesi vardır.
İKLİM
Çay bitkisi soğuktan ve dondan hoşlanmaz rüzgarı sevmez. Isının sıfır derecenin altına düştüğü ve 40 derecenin üstüne çıktığı ve yıllık ısı ortalamasının 14 derecenin altına düştüğü yerler çay tarımı için uygun değildir. Çay bol yağış isteyen bir bitki olup, gelişme döneminde yağışın 1200 mm in üstünde olması gerekir.Yağışın yavaş ve sürekli olması arzu edilir.
Bol yağmur gibi nemde çay bitkisi için önemlidir.Ürünün tazelik ve körpeliğini koruyabilmesi için yüksek neme ihtiyaç vardır. Nem, kalite oluşumunda rol oynadığı gibi büyümeyi de teşvik etmektedir.Yıllık nisbi nem ortalaması %70 in üzerinde olması istenmektedir.
TOPRAK YAPISI
Çay bitkisi kumdan, kile değin değişik yapıdaki asit tepkimeli (ph 5.5-6) toprakta yetişebilir.Geçirgenliği iyi olan derin ve bitki besin maddelerince zengin topraklarda iyi gelişir.Ağır, killi, geçirimsiz taban suyu yüksek yerlerde gelişmez.
ÜLKEMİZDE ÇAYIN GELİŞİMİ
Ülkemiz çay plantasyon sahaları 1924 yılından sonra Gürcistan’dan getirilen tohumlarla tesis edilmiştir.Çay bitkisi genetik yapısı nedeniyle dış döllenme yapmakta, bunun sonucunda genotipte sürekli açılmalar oluşmaktadır.
Gürcistan bölgesindeki çay çeşitleri ağırlıklı olarak çin çeşitleri olmak üzere Çin * Hind melezi (Camellia sinensis* Camellia assamica) olup bunlarda kendi aralarında uzun yıllardan beri açılımlar göstererek bölgeye uyumlu çay çeşitleri meydana gelmiştir.(Özbek ve ark,1961 Çelebioğlu ve Sönmez,1973 Ayfer ve ark.,1982 Öksüz,1987) Çaylıklarımız, Çin varyetesi hakim olmak üzere, morfoloji, kalite vejetatif, generatif ve ekolojik şartlara uyum gibi özellikler bakımından aralarında önemli farklar bulunan çok sayıda tiplerden oluşmuştur. Süregelen tabii melezleşmelerden sayısız yeni tipler ortaya çıkmıştır.Tohum ile üretime devam edildiği takdirde, bu şekilde yeni tiplerin ortaya çıkacağı doğaldır. Bu tabii melezleşmenin sonucunda oluşan yeni tiplerin büyük bir bölümü kalite ve verim bakımından düşük değerlere sahip olacaktır. (Çay Tarımını Geliştirme ve Islahı projesi,1976) Çay bitkisi uzun ömürlü bir bitki olup doğada birkaç asır yaşadığı belirlenmiştir. Kültüre alınan çay bitkilerinin genellikle 100 yıl yaşadıkları kabul edilmiştir. Çay bitkisi 4 yaşından başlayarak ürün verir. Şartlara bağlı olarak ürün miktarı 10-15 yaşından sonra en yüksek düzeye ulaşır. Çay bitkisinde ekonomik verim yaşı genellikle 50 yıl olarak kabul edilmiştir.Tohumla ve tohumdan üretilmiş çöğürlerle 1938’de tesis edilmeye başlanan çay bahçelerimizin ekonomik ömürleri hemen hemen dolmaktadır. Bu yaşlı ve verimden düşen çay bahçelerimizin yenilenmesine ihtiyaç vardır. (Kacar,1987) Genel anlamda ülkemizdeki bütün çay bahçeleri tohumla yani genaratif yolla tesis edilmiştir. Çay bitkisi tohumla üretilebildiği gibi vejatatif usullerle de çoğaltılabilmektedir. Halen çay yetiştirilen memleketlerde en çok kullanılan usuller çelikle,daldırma,ve aşıyla olmaktadır. Daldırma yöntemi ile çoğaltmada ana bitkiden üretilecek bitki sayısı çok azdır. Çay bitkisi fizyolojik olarak yabancı döllenme gösterdiğinden tohumla tesis edilen bahçelerde farklı tip ve özelliklere sahip çay plantasyon sahaları oluştuğu için standart bir ürün normu oluşmamaktadır. Örneğin bir çay bahçesinde, çay ocaklarının değişik zamanlarda, sürgünlerin hasat olgunluğuna gelmesi, hasat yönünden üreticiye birçok zorluk oluşturmaktadır. Aynı zamanda üreticinin çaylıklarında en geç süren ocakları bekledikten sonra, ürünü toplama eğilimine sürüklemekte ve dolayısı ile ürünün kalitesinde köre kaçan ve kartlaşan sürgünlerden ötürü bir düşme görülmektedir. Aynı zamanda uygulanacak olan kültürel tedbirlerinde uygulanmasında üreticiye büyük zorluklar çıkarmış olmasıdır. Modern tarımda kalite ve kantite bakımından ürün standarttı önemli bir olgudur. Dolayısı ile bu olgunun tüm tarımsal ürünlerde hedeflenmesi gerekir.
Çay tarımında bu hedefi gerçekleştirmek için öncelikle çay plantasyon sahalarında homojen bir ürün normunu yakalamak gerekir. Bu amaçla yapılacak olan çalışmaların başında mevcut çaylık alanlarımızın ıslah edilmesi yoluna gidilmelidir. Bu amaçla bölgemiz ekolojik şartlarına uyum sağlamış, verim ve kalite bakımından üstün özellikler gösteren ve bu özellikleri değişmeyen tiplerin selekte edilerek, bu tiplerden oluşturulacak damızlık bahçelerden, öncelikle çaylık plantasyon sahalarımızda, ekonomik verim yaşını doldurmuş (50 yaş ve üzeri çaylıklar) verim ve kaliteden düşmüş, çaylık alanların yenilenmesi ile hem kalite ve verim bakımından üstün, hem de standart bir ürün normuna kavuşulacaktır. Bu uygulamayla hem çayımızın geleceği garanti altına alınmış olacak hem de dünya pazarlarında rahatça rekabet edebileceğimiz bir kalite oluşmuş olacaktır. Şurası muhakkaktır ki kalite ve başarılı bir çay imalatının ilk şartı iyi üründür. Üründe var olmayan bir kaliteyi imalatla kazandırmak olanağı yoktur. Hammadde ile beraber çayın imalat safhalarını bir bütün olarak değerlendirmek gereklidir. (Vanlı,1985)
İşte bu amaçla çay araştırma enstitüsünde 1967-1971 yılında çay tarımını ıslah ve geliştirme projesi adı altında bölgedeki mevcut çay plantasyon sahalarımızdan klonal seleksi yon çalışmalarına başlanmış ve devam edilmiştir. 1973 yılı sonuna kadar çay plantasyon sahalarında 7517 adet tip çay ocağı seçilmiştir. Bunlardan 3560 adedi beğenilerek Enstitüye getirilmiştir. Çelik tavalarında bu tiplerin, köklenme ve gelişme durumları gözlenerek seleksi yona tabii tutulmuştur. Neticede iyi sonuç veren 1086 tip kontrol parsellerinde bırakılarak diğerleri elemine edilmiştir. Daha sonraki yıllarda 1086 tipten en iyi sonuç veren 64 tip seçilerek diğerleri denemeden çıkartılmıştır.1977 yılında verim ve kalite bakımından son seleksi yon safhasını tamamlayan 64 tipten en iyi sonuç veren 7 tip seçilerek damızlık bahçeleri oluşturulmuş ve bu bahçelerden fidan üretimi için çelik alınmış ve Enstitünün sera ve tavalarına dikilmiştir.
Bu tipler; Derepazarı-7, Pazar-20, Tuğlalı-10, Muradiye-10, Gündoğdu-3, Kömürcüler-1, Fener-3
Derepazarı-7 Klonu
Yapraklar uzun elips şeklinde olup yaprak ucundaki gaga belirsizdir.Yaprakların damar araları belirgin şekilde kabarıktır.Yaprak rengi acık yeşildir.Tomurcuk ve birinci yaprağın altı tüycüklerle kaplıdır. Boğum araları diğerlerine göre uzundur. Dallar seyrek ve gevrek olup kolay kırılabilir.
Rize Derepazarı çukurlu köyünde saptanmış olup bölgenin yükseltisi 300 m’dir 1967 yılında anaç ocaktan alınan çelikler Çay Enstitüsündeki deneme parsellerine dikilmiştir.Sürdürülen seleksiyon sonucu 1977 yılında bu klonun üstün nitelik ve niceliğine sahip olduğuna karar verilmiştir.
Fenotip olarak assamicaya benzeyen bu klon diğer 7 klon içerisinde soğuk ve hastalıklara en dayanıksız olandır. Diğer klonlara göre yaprak alanı en geniş olan klondur. yapraklar dala göre hafif sarkık duruşludur. Dallanma özeliği zayıf olup geniş bir hasat tablası oluşmamaktadır.
Sürgün Çapı 3,26mm 1.Yaprak Alanı 22,8cm2
Sürgün Boyu 22cm 2.Yaprak Alanı 30,3cm2
Sürgün Çapı
2,95mm 1.Yaprak Alanı 18,2cm2
Sürgün Boyu 20cm 2.Yaprak Alanı 22,8cm2 Fener-3 Klonu
Bu klon Rize-Merkez Fener mahallesinde saptanmıştır. Anılan bölgenin yükseltisi 20 m’dir.
1963 yılında tespit edilen bu klon uzun yıllar denendikten sonra üstün nitelik ve niceliğe sahip olduğuna karar verilmiştir. Sinensis özelliklerinin hakim olduğu bir melezdir.
Özellikle güçlü bir ocak yapısı oluşturarak doğal şartlara karşı daha dayanıklıdır.
Yaprakları koyu yeşil renkte ve damar araları kabarık bir görünümdedir.
Yaprakların dala göre duruşu hafif yukarı kalkıktır. Sürgünler etli,gevrek yapılı ve ağırlıklıdır.
Tomurcuk ve birinci yaprağın altı tüycüklerle kaplıdır.
Tuğlalı-10 Klonu
Rize–Tuğlalı–Tarikler köyünde tespit olup anılan bölgenin yüksekliği 300 m’dir.
Anaç Ocaktan 1967 yılında alınan çelikler Çay Enstitüsündeki deneme parsellerine dikilmiştir.
Sürdürülen seleksiyon çalışmaları sonucu 1977 yılında klon olma özeliğine sahip olduğuna karar verilmiştir.
Güçlü bir ocak yapısı ve geniş bir hasat tablasına sahiptir
Yapraklar uzun elips şeklinde olup dala göre duruşu diktir.
Genellikle ince dallı olup çatı oluşumu iyidir.
Sürgün yapısı iyidir.
Sürgün Çapı
2,92mm 1.Yaprak Alanı
19,7cm2
Sürgün Boyu
21,5cm 2. Yaprak Alanı
23,5cm2
Sürgün Çapı
2,92mm 1.Yaprak Alanı
15,5 cm2
Sürgün Boyu
19 cm 2.Yaprak Alanı 19,7cm2 Gündoğdu-3 Klonu
Rize-Gündoğdu-Dağınıksu köyü orta mahallede saptanmış olup yükseklik 150m’dir.
Anaç ocaktan çelikler 1967 yılında çay enstitüsündeki deneme parsellerine dikilmiştir.
Sürdürülen seleksiyon çalışmaları sonucu klon olma özeliğine sahip olduğuna karar verilmiştir.
Ocak oluşturması ve gelişimi iyidir.Yaprakları geniş elips şeklin olup dala göre duruşu diktir.Yapraklar parlak görünümde yumuşaktır.
Pazar-20 Klonu
Rize-Pazar-Soğuksu mahallesinde tespit edilmiş olup yükselti 140m’dir.
1967 yılında anaç ocaktan alınan çelikler Çay Enstitüsündeki deneme parsellerine aktarılmıştır.
Sürdürülen seleksiyon çalışmaları sonucu 1977 yılında klon olma özeliğine sahip olduğuna karar verilmiştir.
Yaprakları ince uzun olup orta damar boyunca V şeklinde bükülmüştür.
Dallar ince olup çatı oluşumu iyidir.
Sürgün Çapı
3,01mm 1.Yaprak Alanı
19,6cm2
Sürgün Boyu 20cm 2. Yaprak Alanı
29,6cm2
Kömürcüler-1 Klonu
Rize-Merkez-Kömürcüler köyünde saptanmış olup Yükselti 270 m’dir.
1968 yılında anaç ocaktan alınan çelikler Çay Enstitüsündeki deneme parsellerine dikilmiştir.
Sürdürülen seleksiyon çalışmaları sonucu 1979 yılında klon olma özeliğine sahip olduğuna karar verilmiştir.
Yapraklar kısa boy elips şeklinde olup yaprak kenarları belirgin dişlidir.
Yaprakların dala göre duruşu yukarı kalkıktır.
Bu klon nispeten soğuğa dayanıklıdır.
Muradiye 10-Klonu
Rize-Salahra-Muradiye köyünde tespit edilmiştir. Bölgenin yüksekliği 300m‘dir.
1968 yılında anaç ocaklardan alınan çelikler Çay Enstitüsündeki deneme parsellerine dikilmiştir.
Sürdürülen seleksiyon çalışmaları sonucu 1977 yılında klon olma özeliğine sahip olduğuna karar verilmiştir.
Erkenciliği ile tanınan bu klon diğerlerine kıyasla 10-15 gün önce hasat olgunluğuna gelmektedir.
Yaprak ayaları küçük olup köre yönelme eğilimi fazladır.
Sürgünlerin boğum araları kısa olup dallanma yeteneği iyidir.
Sürgün Çapı 2,76mm 1.Yaprak Alanı 13,9cm2
Sürgün Boyu 20cm 2.Yaprak Alanı 19,5cm2
Yukarıda bahsedilen klonların dekara verimleri ve kaliteleri genelde birbirlerinden farklılık arz etmesine rağmen klonların tümü iyi özelliklere sahip olduğu tespit edilmiştir.
Klonların dekara verimleri 1200-1400kg/dk. arasında değişmektedir. Rize ili çay üretim alanlarında on yıllık ortalama 721kg/dk, Artvin ilinde 497.4kg/dk Giresun ve Ordu illerinde 642.2kg/dk, Türkiye ortalaması ise 647kg/dk olarak gerçekleşmiştir. (Anan,1987b,öksüz,1987)
Kaliteye tesir eden polifenol oranları ise %22civarındadır. Diğer çaylıklarda genel anlamda %17’yi geçmemektedir. Seçilen bu yedi tipin Enstitümüzün Merkez ve Hayrat fidanlığında damızlık bahçe olarak kurulmuştur.
Klon Adı Merkez
Fidanlık
( m2) Hayrat
Fidanlığı
(m2) Toplam
Alan
(m2)
Derepazarı-7 550 1094 1644
Pazar-20 173 1460 1633
Tuğlalı-10 312 1177 1489
Muradiye-10 1263 662 1925
Gündoğdu-3 425
425
Kömürcüler-1 175
175
Fener-3 189 2118 2307
TOPLAM 3087 6511 9598 Tabloda belirtildiği gibi toplam alan bakımından Kömürcüler-1 ve Gündoğdu-3 yeterli bir damızlık bahçe potansiyeline sahip değildir. Kalan diğer klonlar ise Çay tarımını geliştirme ve ıslah projesinde tatminkar bir seviyede oluşmamıştır. Mevcut durumu ile Enstitümüzde damızlık bahçe olarak toplam kullanılacak ocak sayısı 9000 adettir. Çay tarımını ıslah ve yenileme projesinde bir potansiyel olarak değerlendirirsek, mevcut damızlık bahçelerimizden her yıl aşı kalemi almak mümkün değildir. Çünkü aşı kalemlerindeki aşı gözlerinin iyi olgunlaşabilmesi için aşı kalemi alınacak ocaklar o yıl Mart ayında verim budaması yapılmalı ve Temmuz ayının ikinci yarısından sonra olgunlaşan aşı kalemlerinden aşı gözü alınmalıdır.
Dolayısı ıle her yıl damızlık olarak kullanılacak ocaklar teknik olarak verim budaması yapılamayacağına göre en az 3 yılda bir budanma yapılması ve bakımına özen gösterilmelidir.
Bu kriterlere göre mevcut damızlık klonlardan yıllık aşı kalemi üretimi Çay Çeliği ve Aşı kalemi alınacak klonlarda yapılacak işlemler: -Aşı kalemi alınacak klonlar Mart ayında derin budama yapılarak aşı sürgünlerinin güçlü bir şekilde çıkışı sağlanmalıdır. -Temmuz ayının ikinci yarısından sonra yeterince (70-90) cm büyüklüğe erişen ve yeterince olgunlaşan kalemler seçilmelidir.
-Koltuk altı sürmüş kalemler alınmamalıdır.
-Aşı kalemleri fazla geciktirilmeden yani koltuk altı gözlerde, çiçek gözleri oluşmadan alınmalıdır.
-Klonlardan alınan aşı kalemlerinin yaprak saplarından kesilerek çeşme suyu ile yıkanıp, sistemik fungusit captan ile dezenfekte edilmelidir.
-Alınan kalemler hemen kullanılacaksa bekletilmeden aşı uygulaması yapılmalıdır. Hemen yapılmayacaksa 5Co’ de polietilen torbalarda saklanmalıdır.
Mart Ayında Budanmış Çay Klonu
Temmuz Ayında Olgunlaşan Çay Kalemleri
Mevcut klon çaylardan bir yılda alınacak aşı kalemi miktarı
1- Toplam çay klonu / 3 9000 adet/3 = 3000 adet klon
2- Bir klon çaydan elde edilebilecek aşı kalemi sayısı 10-20 adet
Budanmış Klon ocak sayısı * bir klondaki aşı kalemi miktarı ortalama : 3000* 17 = 51 000 aşı kalemi
3- Bi r çay klonunun verebileceği asgari aşı gözü sayısı
Bir klondaki aşı kalemi sayısı * bir kalemdeki aşı gözü sayısı : 17 * 6 = 90 aşı gözü
4- Budaması yapılan 3000 adet klon çaydaki toplam aşı gözü miktarı
Toplam budanan klon *bir klondaki aşı gözü : 3000 * 90 = 270 000 aşı gözü /yıl
Sonuç olarak yıllık 200 – 250 bin arasında aşılı fidan üretme kapasitesi mevcuttur.
Ülkemizde mevcut çay bahçelerinin tamamı melez çay tohumlarından meydana gelmiştir. Melez çay tohumlarının oluşturduğu genetik acılımlar sonucunda, çay plantasyon sahalarında milyonlarca farklı genotip ve fenotip özelliklere sahip, değişik tipte ve özellikte çay ocakları oluşmuştur. Oluşan bu tipler içerisinde, genel dağılımı yansıtan özellikler bakımından iyi vasıfta olmayan (kalitesiz, verimsiz), çay ocaklarının yanında, iyi özellikler taşıyan (verimli, kaliteli, soğuğa, kurağa, hastalığa dayanıklı vejetasyon periyodu uzun olan) çay ocakların’ da yer aldığı görülmüştür.
Bölgemiz ekolojik şartlarında, farklı karakter ve özellikler kazanan çay tiplerinden iyi özellik taşıyan ve bu özellikleri değişmeyen kalıcı olan tiplerin, hangi özelikleri taşıdığı tespit edilerek (verimli, kaliteli, soğuğa dayanıklı, kurağa dayanıklı, hastalığa dayanıklı, vejetasyon periyodu uzun) her birinin genetik özellikleri belirlendikten sonra, mevcut çay plantasyon sahalarımızda, özellikleri bilinemeyen ve çoğu kalitesiz çay ocaklarından oluşan tiplerin yerine özellikleri belirlenen çay klonlarının çay plantasyon sahalarımızda yer alması, gelecekte Türk çaycılığı ve bölge ekonomisi acısından büyük öneme sahip olacaktır.
Bu amaçla Çay fidanı üretimi genel anlamda:
1- Generatif üretim (tohumla)
2- Vejetatif üretim (çelik,daldırma,aşı,doku kültürü) şeklindedir.
1-Generatif Üretim (Tohumla)
Tohumla üretimde başarı öncelikle tohumun olgun ve üstün nitelikli olmasına bağlıdır.Olgunlaşan tohumlar toplandıktan sonra 1.5 cm. çapında deliklere sahip eleklerden geçirilir.Eleğin üstünde kalan tohumlar alınır ve bunlar içerisinde yarım küre şeklinde olanlar ayıklanır ve geriye kalan dolgun iri tohumlar ekim için su dolu kapta 24-48 saat bekletilir, daha sonra suyun üzerinde kalan tohumlar atılır, kalan tohumlar ekim için kullanılır.Çay tohumları 20-25 C0 25-30 gün içinde çimlenir.
Çimlenen çay fideleri fizyolojik yapı itibarı ile yabancı döllenme mevcut olduğundan tohumdan meydana gelen fidelerin farklı tip ve kalitede oluşları ve çoğunlukla arzu edilen tiplerin oluşmadığı için tercih edilen bir çoğaltma şekli değildir
Çay tohumu
Çay tohumundan fidan üretimi
Günümüz modern tarımda ürün standartı önemli bir olgudur. Aynı şekilde üretim ve ihracatta temel hedef üründe kalite ve standarttır.Kalite ve kantite acısından değişiklik gösteren bir ürünün özellikle dış piyasada pazarlanma şansı hiç bulunmamaktadır.
2-Vejetatif Üretim (Çelik, Daldırma, Aşı, Doku Kültürü)
Günümüz modern tarımında ürüne ait özelliklerin bilinerek üretim yapılması hem kalite acısından hem de ürünün pazarlanması acısından büyük bir öneme sahiptir.Bu amaçla modern çay tarımında, seleksiyon yolu ile bölge ekolojisine uyum sağlamış ve bu özellikleri kalıcı olan, yüksek kalite değerlerine sahip(yaprakları sık ve toplama tablası yüksek,dallanma kabiliyeti fazla,çiçeklenme olgusu düşük, körleşme az ve boğum araları uzun olan) bu melez çay tiplerin çoğaltılmasında vejetatif üretim şekli önemli bir yöntemdir.Bu üretim şekli ile üretilen kaliteli çay fidanların adaptasyon denemelerinden sonra bölgedeki ekonomik verimden düşmüş, kalitesiz çay ocaklarının yenilenmesi uygun olacaktır.
Çay bitkisinin vejatatif olarak çoğaltma yönteminde şimdiye kadar çeliklenme yolu ile fidan üretimi yapılmıştır. Günümüzde çoğaltma tekniklerinin gelişmesi ile özellikle aşılama ve doku kültürü ile üretim ön plana çıkmıştır.
Çelikle çoğaltma: Çelikle çoğaltma için seçilen klonlar mart ayında derin bir budama uygulanır. Budanmış ocaklar serbest büyümeye bırakılır.Bu ocaklardan kesinlikle ürün toplanmaz gelişen sürgünler, Temmuz ile Ağustosun ilk haftasına kadar çelik alınma olgunluğuna gelmiş olur.
Genelde günümüze kadar yapılan vejetatif üretimin başında çelikle çoğaltma uygulanmıştır.Ancak bu üretim şekliyle elde edilen çay fidanlarında arzu edilen güçlü bir kök yapısı ve dağılımı oluşmadığından özellikle fidanların ilk dikim aşamasından, ilk mahsul alınıncaya kadarki dönemde olumsuz cevre faktörlerine karşı, kurağa, soğuğa, yabancı otlara daha hassastırlar.
Bu durum çelikle üretilen çay fidanlarının adaptasyon yeteneğini sınırlamakta ve istenilen arzu edilen zamanda mahsule yatmamakta ve gelişme zayıf olmaktadır. Dolayısı ile bölgemizin farklı alanlarında sağlıklı bir gelişim göstermemektedir.
Olgunlaşmış çay kalemi
Çay çeliği alınması
Çay çeliği
Çay çeliği köklendirme ortamına dikimi
Aşı İle Çoğaltma
Aşı ile üretim tekniği genel olarak bütün tarımsal ürünlerin çoğaltmasında olduğu gibi en sağlıklı üretim şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çay fidanından yonganın alınışı
Yongası çıkarılmış çay fidanı
Kalemden çıkarılan yongalı gözün takılması
Aşı bağı ile bağlanması
Yongalı göz aşı sürgünü -1
Yongalı göz aşı sürgünü-2
Aşı ile üretiminin temelini çay tohumlarından oluşan çöğürler teşkil etmektedir. Doğal bir köklenme sonucu güçlü bir kök yapısı kazanan çay çöğürleri, mevcut üstün vasıflı klonlarla, aşılanmak suretiyle elde edilen bu fidanlar, kalite ve kantite bakımından yüksek, doğal şartlara mukavemetli (kurağa, soğuğa, yabancı ota, hastalıklara v.s) ve diğer vejetatif üretim şekillerine göre (çelik,daldırma,doku kül vs.) adaptasyon yetenekleri de o derece yüksek olacaktır.
Çayda aşı ile çoğaltma ümit verici bir üretim şeklidir. Ancak özellikle ilk bahar dönemindeki çayın fizyolojik yapısı itibarı ile öz su akışı yoğun olmadığından, kalem aşısı ve kabuk vermemesi nedeniyle T göz aşısının uygulanmasında istenilen randımanın alınamaması, bu tip aşı yöntemlerinin uygulanmasını sınırlamaktadır. Bu nedenle yongalı göz aşısı bu dönemde daha başarılı uygulanmaktadır.
Durgun göz aşılarında ise (Temmuz-Ağustos) Hem T aşısı, Hem de Yongalı aşı rahatlıkla uygulanmaktadır. Bu amaçla özellikle bölgemizdeki çay plantasyon sahalarında, Ekonomik verim yaşını doldurmuş verimden, kaliteden düşmüş çay ocaklarının bir zaman periyodu içinde yenilenmesi gereklidir.
Doku Kültürü Yöntemi
Doku kültürü üretimi diğer üretim tekniklerine kıyasla en seri çoğaltım şeklidir. Aynı zamanda bir bitkiden elde edilebilecek en fazla fidanın üretildiği bir çoğaltma şeklidir. Ancak doku kültürü çoğaltışında özel steril laboratuar ortamı ve deneyimli yetişmiş elemanlara ihtiyaç olmasıdır. Çay Plantasyon Sahalarımızın Durumu
Bölgemizdeki çay plantasyon sahalarını dikim tarihleri itibarı ile Çay Tarım Dairesi Başkanlığından almış olduğumuz verilere göre, çaylık alanlarımız özellikle 1960 yılına kadar olan dikim tarihleri itibarı ile en yaşlı bölgemizden en genç bölgemize doğru sıralama yapılacak olursa, Ekonomik verim yaşını doldurmuş çaylıklar sırası ile:
6. bölge % 42
4. bölge %34
3. bölge %29
5. bölge %18
1. bölge % 17
2. bölge % 7
Bölgeler arasında önemli farkların ortaya çıktığını görmüş oluruz, hatta bölgeyi oluşturan fabrikalar arasında bile önemli farklılıkların olduğu göze çarpmaktadır.
Sonuç olarak ekonomik verim yaşınıdoldurmuş çaylıklarımızın yenilenmesinde, bölgeler arası farklılık gözetilerek işin önemine ve acili yetine değer verilerek başlanması hem ülkemiz çaycılığı hem de bölgemiz acısından hayati bir önem arz etmektedir.
Yorum Gönder