|
|
Babası : Sultan I. Ahmed Annesi : Kösem Sultan (Mahpeyker) Doğduğu Tarih : 4 Kasım 1615 Padişah Olduğu Tarih : 9 Şubat 1640 Tahttan İndirildiği Tarih : 8 Ağustos 1648 Öldürülmesi : 18 Ağustos 1648 |
Sultân I. Ahmed’in Mahpeyker Kösem Sultân’dan 1615 yılında dünyaya gelen çocuğu olan I. İbrahim, 24 yaşında 1640 yılında ağabeyi IV. Murad’ın vefatından sonra tek Osmanoğlu olarak tahta oturdu. Kendisinden başka Osmanoğlu mevcud değil idi. Maalesef, kendisi diğer Osmanlı Padişahları derecesinde tahsil ve terbiyesini tamamlamamıştı. Zira hayatını zindan gibi olan kendi dairesinde geçirmiş; dört ağabeyinin idamını bizzat yaşadığı gibi, II. Osman ve IV. Murad zamanlarında olan acı olayları da bizzat yaşamıştı. Bütün bunlar, vücudunda bazı arızalara ve hatta tarihçilerin nakline göre şiddetli bir migrene yol açmıştı. Kendisini tahta davet eden ulemâ, devlet ricali ve Vâlide Sultân’a mütereddit bir sima ile bakan ve saltanatta aslâ niyeti olmadığını ifade eden Sultân İbrahim, tahta oturduktan sonra da, “Elhamdülillah, Ey Rabbım! Benim gibi zayıf bir kulunu bu makama layık gördün. Saltanat günlerimde milletimi hoş hal eyle ve birbirimizden hoşnûd eyle” diye dua etmiştir.
Sultân İbrahim, lehinde
ve
aleyhinde olmak üzere iki durumla karşı karşıyaydı. Lehinde olan durum,
dürüst ve ciddi bir devlet adamı olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın
veziriazam olmasıydı. Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin de yardımlarıyla,
aleyhlerindeki bütün tahriklere rağmen, I. İbrahim’in ilk yıllarında
devlet idaresini epeyce rayına koymuştur. Hazinenin gelir-gider
muvâzenesini muhafazaya çalışmış; sikke yani paranın değer ayarlamasını
düzene sokmuş ve devlete ciddiyet getirmeye çalışmıştır.
Maalesef, başta Vâlide
Sultân
olmak üzere, bir kısım ehliyetsiz devlet adamlarının tahriklerine
kapılan Sultân, Kemankeş Kara Mustafa Paşa’yı 1644 yılında idam
ettirmiştir. Bir ay sonra Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin de ölümü,
devletin kadınların, ağaların ve ehliyetsiz kişilerin eline geçmesine
sebep olmuştur. Bunun en acı misâllerinden birisi, zaten yetişmemiş
olan Padişah’a kanunları çiğneyerek bedava makamlar elde eden
Safranbolu’lu Hüseyin Efendi’nin Hace-i Sultânî olarak tayin
edilmesidir. Cinci Hoca da denmektedir. 1644 yılında Anadolu
Kazaskerliğine kadar yükselmiştir. Buna rikâbdarlıktan II. Vezirliğe
yükselen Yusuf Ağa ve sonradan Paşa’yı da ekleyebilirsiniz. Yusuf
Paşa’nın rüşvet ve hediye düşkünü bir devlet adamı olduğu yönünde
ithamlar vardır.
Aleyhinde olan durum, annesi ve Vâlide Sultân olan Kösem Sultân’ın varlığıdır. Biraz önce saydığımız olumsuzlukların başında da, maalesef bu kadın bulunmaktadır. Önceleri, annesinin ihtirasını bildiği için, Topkapı’dan Eski Saray’a göndererek bu dertten kurtulmak istemiştir. Ancak muvaffak olduğunu söylemek mümkün değildir. Maalesef, Kara Mustafa Paşa’dan sonra vezir-i azam olan Semin Mehmed Paşa da, bu aleyhteki durumu daha da kötüleştiriyordu.
Bütün bunlara rağmen, Katoliklerin zulmünden bıkan yerli Ortodoks Rumların Venediklilerden rahatsızlığından da istifade edilerek, 1645’de Malta üzerine sefere karar verildi. Serdârlık Kaptan-ı Derya Yusuf Paşa’ya verildi. 1645 Ağustosunda 45 gün süren Hanya muhasarası zaferle sonuçlandı. Ancak acele davranıldı ve Osmanlı ordusu Girit’ten çekildi. 1646 yılında Deli Hüseyin Paşa serdârlığında 2. Sefer yapıldı, ancak Kandiye fethedilemedi. Ada ikiye bölünmüştü (1648).
Aleyhinde olan durum, annesi ve Vâlide Sultân olan Kösem Sultân’ın varlığıdır. Biraz önce saydığımız olumsuzlukların başında da, maalesef bu kadın bulunmaktadır. Önceleri, annesinin ihtirasını bildiği için, Topkapı’dan Eski Saray’a göndererek bu dertten kurtulmak istemiştir. Ancak muvaffak olduğunu söylemek mümkün değildir. Maalesef, Kara Mustafa Paşa’dan sonra vezir-i azam olan Semin Mehmed Paşa da, bu aleyhteki durumu daha da kötüleştiriyordu.
Bütün bunlara rağmen, Katoliklerin zulmünden bıkan yerli Ortodoks Rumların Venediklilerden rahatsızlığından da istifade edilerek, 1645’de Malta üzerine sefere karar verildi. Serdârlık Kaptan-ı Derya Yusuf Paşa’ya verildi. 1645 Ağustosunda 45 gün süren Hanya muhasarası zaferle sonuçlandı. Ancak acele davranıldı ve Osmanlı ordusu Girit’ten çekildi. 1646 yılında Deli Hüseyin Paşa serdârlığında 2. Sefer yapıldı, ancak Kandiye fethedilemedi. Ada ikiye bölünmüştü (1648).
Sultân İbrahim
zamanında,
Vâlide Sultân kısmen devre dışı bırakılmış ise de, devlet işlerine
kadınların müdahalesi önlenememiştir. Padişahın aile hayatına
düşkünlüğü, onu kadınların avucuna ister istemez itmiştir. Hakkındaki
sefihlik iddiaları doğru değildir. Zira IV. Murad gibi otoriter; I.
Mustafa gibi biçare ve III. Murad gibi fazla kadına düşkün değildir.
Gençliğinde buhranlı bir hayat yaşaması, diğer sultânlar gibi kendini
fazla yetiştirememesi, Osmanlı neslinin devamı için devamlı kadınlar
tarafından özel hayata teşvik edilmesi, Şeker-pare denilen musâhibeler
gibi onu eğlenceye teşvik eden câriyelerinin fazla oluşu, kadınların bu
yakınlıklarını devletin imkânlarını çarçur etmekte kullanmaları, I.
İbrahim’in cidden eksik olan yönleridir. Hele Telli Haseki başta olmak
üzere, kendi hanımlarına aile fertlerinden daha fazla önem verir hale
gelmesi, işi çığırından çıkarmıştır. Bunların tahriki ile Sultân
İbrahim’de başlayan lüzumsuz samur merakı, bu olumsuzluklardan sadece
biridir.
Önemle ifade edelim ki, bütün bu anlatılanlardan Sultân İbrahim’in gayr-i meşru bir hayat yaşadığı anlaşılmamalıdır. Zira özel hayata düşkünlük ile, gayr-i meşru hayat tamamen farklı şeylerdir.
Bütün bu olaylar, devlet
idaresinde sıkıntılara yol açmış; israf ve bunun karşılığında
gelirlerin azalması devleti sarsmaya başladı. Bunlardan biri de, Sivas
Valisi Varvar Paşa’nın isyanıdır (1647). Ocak ağaları yeniden
cuntalaşıp devleti soymaya başlayınca, Padişah bunların haklarından
gelmek istedi ise de, olay duyuldu ve ihtilal çıktı. 1648 Ağustosunda
asilerin isteği üzerine Sadrazam Hezar-pâre Ahmed Paşa azl edildi ve
sonra asilerce öldürüldü. Ağaların adamı olan Sofu Koca Mehmed Paşa,
sadrazamlığa getirildi. İhtilâlin arkasında nâibe-i saltanat olmak
isteyen Kösem Sultân vardır. Şeyhülislâm Abdurrahim Efendi’yi de yanına
alan sadrazam tarafından, Ağustos 1648 tarihinde hal’ edildi ve bir
odaya haps olundu. 7 Ağustos 1648’de henüz 7 yaşındaki IV. Mehmed’e,
hem şer’-i şerife ve hem de kanuna aykırı olarak bî’at edildi. Sonra
Şeyhülislâmın, “İki halife bulunduğu zaman, fitneyi önlemek için birini
katlediniz” şeklindeki fetvâsına dayanılarak I. İbrahim hal’inden 11
gün sonra boğularak şehid edildi.
Zamanındaki sadrazamlar
arasında Kemankeş Kara Mustafa Paşa, Semin Mehmed Paşa ve Hezâr-pâre
Ahmed Paşa’yı; Şeyhülislâmlar arasında Zekeriya-zâde Yahya Efendi ve
Abdurrahim Efendi’yi ve diğer devlet adamları arasında Kaptan-ı Derya
Deli Hüseyin Paşa, Kaptan-ı Derya Damad Fâzıl Paşa ve Nişancı Ahmed
Paşa’yı zikr edebiliriz.
ZEVCELERİ: 1- Hatice
Turhan
(Tarhân) Vâlide Sultân; Rus asıllı bir câriyedir ve uzun yıllar nâibe-i
saltanatlık yapmıştır. IV. Mehmed’in annesi. 2- Sâliha Dil-aşûb Vâlide
Sultân; II. Süleyman’ın annesi ve câriye. III. Haseki olduğu sanılıyor.
3- Hatice Muazzez Sultân; II. Haseki’dir ve II. Ahmed’in annesidir. 4-
Hüma Şah Haseki Sultân (Telli Haseki); Sultân İbrahim’in en çok sevdiği
Haseki’si. Nikâh ile kadınlığa alındı. 5- Ayşe Sultân; 4. Haseki. 6-
Mâh-i Enver Sultân; 5. Haseki. 7-Şivekâr Sultân; 6. veya 7. Haseki.
ÇOCUKLARI: 1-Şehzâde
Mehmed IV.
2-Şehzâde Süleyman II. 3-Şehzâde Murad. 4-Şehzâde Selim Hân. 5-Şehzâde
Osman. 6-Şehzâde Ahmed II. 7-Şehzâde Süleyman. 8-Şehzâde Bâyezid. 9-
Fatma Sultân. 10- Ümmü Gülsüm Sultân. 11- Ayşe Sultân. 12- Gevher Hân
Sultân. 13- Kaya Sultân. 14- Beyhan Sultân. 15- Atîka Sultân .
Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
Kaynak: Osmanlı Araştırmalar Vakfı
Yorum Gönder